Cunda'nın sahil balıkçılarında aradığınız lezzeti bulamadıysanız benim gibi, sizi ara sokakta yer alan Lâl Girit Mutfağı'na davet ediyorum. Çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesiyle gittiğim bu mekan bende çok özel bir yere sahip oldu. Tattığım her lezzet olağanüstüydü.
Cunda Adası manzarası, havası, insanları bakımından çok güzel bir ada. Peki ya lezzet? Geçen seneki gidişimde lezzet olarak biraz hayalkırıklığına uğramıştım. Oysa bu seferki gidişimde Lâl Girit Mutfağı'nın tatlı sahibesi Emine Hanım'ın olağanüstü yemekleri sayesinde Cunda'nın gözümdeki değeri çok arttı.
Mekan sahil kenarında değil, paralel sokakta gizlenmiş. Onu keşfedenler için harika bir lezzet şöleni var.
Mekanın sahipleri Emine Hanım ve Yusuf Bey tanıştığım en tatlı, en samimi çiftlerden biri. Hiç üşenmeden mekanın kuruluş hikayesini en ince ayrıntılarıyla benimle paylaştılar. 2003 yılında aile ekonomisine katkı olsun diye zor şartlarda bu mekan açılmış. Hatta o kadar zor ki, bu uğurda Emine Hanım hastaneye bile kaldırılmış. Ama her şeye değmiş olacak ki, şimdi kemikleşmiş bir müdavim kitlesi var. Emine Hanım'ın tek arzusu, misafirlerine daima en doğal ürünlerle en lezzetli yemekleri sunmak.
Giritli bir aileden gelen Emine Hanım, aile büyüklerinin yanında Girit Mutfağı'nı öğrenmiş. Küçüklüğünden beri haşır neşir olduğu otları çok iyi biliyor. Neyin yanında hangi ot yakışır hesabını yaparak yemeklerini ona göre pişiriyor. Ve de hep tadımlığı küçük oğluna yaptırıyor.
Emine Hanım'a Neden Lal ismi diye sordum. Lal kelimesinin anlamı var benim için, dedi. Parlak kırmızı renge sahip değerli bir taş. İnşallah benim açtığım restoran da bu değerli taş gibi değerli olur diye içimden dilemiştim.
Biraz da size mekandan bahsedeyim. Eskiden depo olarak kullanılan tek katlı mekan Emine Hanım'ın uzun uğraşları sonrasında sıcak bir yuva havasına kavuşmuş. İç mekan çok süslü. Duvar kağıdı, çiçekler, lambalar... Hepsi mekana bir kadın eli değdiğinin işareti sanki. Dış mekan ise daha sade. Bahçeye atılmış tahta masa ve sandalyelerin tek süsü mavi renkli sandalye yastıkları. Masa örtüleri bile sade. Işıklandırması ise köy meydanına kurulmuş düğün havasında. Güzel bir havada Cunda'ya gitmişseniz, mutlaka bahçede oturun. Mekanın tadı öyle çıkıyor.
Emine Hanım'ın yemekleri en az anlattığı hikayeler kadar leziz. Ölü sezonda gitmiş olmamıza rağmen yemek dolabı dopdoluydu. Hepsinden tatmak istediğimizi belirtince, masamıza birbiri ardına yemekleri göndereceğini belirtti.
Gelelim yemeklere. Masamızı ilk şenlendiren mezeler oldu. O kadar çok geldi ki, maddelesem daha iyi olur.
Sıcak otlu meze bittiğinde biz de bitmiştik aslında. Midem tıka basa doluydu. Ama ara sıcaklar geldiğinde dayanamadım, yedim.
Girit Böreği ve Lal Girit Mutfağı'nın spesiyal sebzeli böreği harikaydı. Doydum demeyin, mutlaka deneyin.
Ana yemeği yemeye halimiz kalmamıştı. Mekanın spesiyali Kekikli Kuzu İncik. Ben balık yemek istiyorum diyenler ise balıklarını kendileri getirmek zorunda. Emine Hanım onlar için pişiriyor.
Lal Girit Mutfağı'nın lezzetli yemeklerinin sırrı bence kullandıkları zeytinyağı. Yusuf Bey'in baba mesleği olan zeytinyağ üreticiliği sebebiyle kendi ürettikleri kaliteli zeytinyağını kullanıyorlar.
Ben bu mekandan çok mutlu ayrıldım. Sunulan lezzetli Girit yemekleri, mekanın sıcak insanları ve hoş sohbetleri mükemmel. Emine Hanım, her daim müşterilerine mükemmel lezzeti sunmaya çalışan biri. Cunda'ya gitmeyi planlayara Lâl Girit Mutfağı'na uğramalarını mutlaka tavsiye ediyorum. Ben zira her gidişimde mutlaka Emine Hanım'ın yemeklerinden tadıyor olacağım. 




















YORUMLAR YORUM YAP
Bu mekan için daha önce yorum yapılmadı. İlk yorum yapan olmak için tıklayınız.